Ortak müzakere açıklaması ve BHH’nin seçim tavrı
Fotoğraf: Envato
HDP İmralı Heyeti ile Hükümet yetkilileri tarafından yapılan ortak açıklama, uzun süre gündemde kalacak bir öneme sahip.
Hükümetin, bu açıklamayı özellikle seçimler öncesine denk getirerek elini güçlendirmeye çalıştığı biliniyor. Böylelikle “Terör örgütü ile masaya oturma” söylemiyle kendisini sıkıştıranların baskısına karşı, kendisinin “silah bıraktırma” yönünde önemli bir adım atarak “terörü bitirme” hamlesi yaptığını öne sürerek hem milliyetçi oyları kaybetmemeyi hem de onlara yenileri eklemeyi umuyor.
Hükümet ve ona yakın çevreler bu açıklamayı Kandil’in etkinliğini tasfiye amacıyla kullanmak ve yine bu açıklamaya dayanarak Türkiye’deki yasal Kürt hareketi aktörlerinin tümünü olabildiğince zayıflatmak istiyor.
Kürt hareketi açısından ise, bırakın AKP iktidarını 1993 yılından beri devlet ile bir yandan çatışırken diğer yandan da diyalog sürecini işleterek ‘çözüm’ arayan bir tutum söz konusu. Bu yapılan ortak açıklama ise, yapılan görüşmelerin kamuoyuna ortak ilanı olarak önem taşıyor. Bu yönüyle Kürt hareketi, en tepedeki kurmaylarının kendisine yönelik “terör örgütü” gibi söylemler kullanmayı sürdüren Hükümeti dünya kamuoyu önünde ortak açıklamaya razı etmiştir.
Açıklanan 10 maddenin alt metninde neler söylendiğine ilişkin olarak Hürriyet gazetesinde Okan Konuralp’in 2 Mart 2015 günü yayımlanan haberi önemli bilgiler veriyor. Konuralp, sansasyondan uzak, doğru haberciliği ile bilinen bir meslektaşımızdır. Bu köşenin sınırlılığı içinde o maddelerin ayrıntılarına yer vermenin imkanı yok. Ben de, o haberin teyidini Kürt hareketi içinde araştırdım ve “doğruya yakın belirlemeler” yanıtını aldım. O haberin ayrıntıları için Hürriyet’in sitesine bakılabilir.
Ancak şunu söylemek gerekiyor. Ortaya konulan 10 madde talep değil tartışma başlıklarıdır ve ‘yeni anayasa’, ‘eşit yurttaşlık’ gibi önemli konular içeriyor.
Bu maddelerin Hükümeti, devleti, Kürt sorununun çözümü ve ülkenin demokratikleştirilmesi yönünde ciddi adımlar atmaya çağırdığı açıktır. Ve Türkiye’de silahlı mücadelenin gündemden çıkarıldığı anlamına gelebilecek bir çağrıyı ise Kürt hareketi, Hükümetin atacağı adımların sonrası için öngörüyor.
Öte yandan Hükümetin, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ı hedefe koyması, Demirtaş’ın “Hükümetin dümen suyunda” bir siyasete karşı açık tutum alan ve müzakere sürecini bir mücadele süreci olarak sürdürmeye kararlı duran tavrı nedeniyledir. Ve partisinin dünkü grup toplantısında Demirtaş, “Böylesine zalim bir iktidara karşı direnmek bile kutsaldır, bırakın kazanmayı” sözleri ve yaptığı şu vurgularla da bu tavrının altını bir kez daha çizmiş oldu: “Barış yürüyüşünde Hükümetle anlaşamadığımız nokta şu: Onlar barış hayalini satmak istiyorlar, biz gerçek barışı halklarımıza armağan etmek istiyoruz. Tekrar edeyim: Biz sizin bu ülkeye demokrasi, özgürlük ve barış getireceğinize zerre kadar inanmıyoruz.”
Bu açıklamalar, İmralı Heyeti’nin Hükümet ile yaptığı açıklamaya karşı cepheden tutum alan ‘sol’ çevreler açısından da dikkate alınması gereken özellikler taşıyor. Ayrıca bugüne kadar Kürt sorunu etrafında süren silahlı çatışmanın, ‘solun gelişimini’ ve diğer mücadele biçimlerini engellediği yönünde çokça tespit yapanların bugün sanki ‘silahlı mücadele’ şıkkına taraflarmış gibi tepki vermeleri de anlaşılır gibi değil. Önemli olan bu sürecin Kürt sorununun demokratik çözümü ve halkların demokrasi ihtiyacına katkı sunacak biçimde çözümü ise, yapılacak değerlendirme ve eleştirilerin de bu minvalde olması gerekir.
Birleşik Haziran Hareketinin açıklamasını bu köşede daha sonra daha detaylı da değerlendireceğiz. Ancak ilk değerlendirme olarak şunu söylemek gerekiyor. Açıklamada AKP ile mücadele kararlılığı konusunda güçlü vurgular yapan BHH, Erdoğan’ın başkanlığının yasal dayanağa kavuşmasını engellemek ve AKP’yi zayıflatmak açısından dahi HDP’nin barajı aşmasına daha net ifadelerle destek vermeliydi.
Bu açıklama ‘dayanışma’ temelli bir açıklamadır ve hangi tarafa daha yakın durduğunu okuyanın değerlendirmesine, yorumuna bırakmaktadır. Hepimizin bir tarafından içinde olduğu Gezi değerleri açısından doğru olan ise, AKP diktasına karşı mücadelede parlamentodaki tek halk alternatifi olan HDP’ye daha açık bir destektir.
Bu konuyu tartışmaya devam edeceğiz.
- Bir siyaset olarak 'terörle mücadele' 04 Kasım 2024 07:07
- Erdoğan’ın Mevlana vurgusunun hikmeti ne olabilir? 31 Ekim 2024 08:07
- Mayınlı bir süreç 28 Ekim 2024 05:10
- Yenidoğan çetesi: Çürümenin ekonomi politiği 21 Ekim 2024 05:00
- Barışa kapı açmak mı, süreci yönetmek mi? 14 Ekim 2024 05:00
- ‘Yerli ve milli muhalefet’ tuzağı 07 Ekim 2024 05:13
- Bu sadece bir İsrail savaşı değil 30 Eylül 2024 05:00
- Savaş satanların yarışında söz sahibi olmak... 23 Eylül 2024 05:00
- Önce ölüm fermanını imzaladı, sonra kurbanıyla kağıt oynadı 16 Eylül 2024 05:30
- Çürüyen sınıfın adaletine karşı… 09 Eylül 2024 05:35
- Yeni yetme Türk naziler ‘siyasi yeğen’ midir? 02 Eylül 2024 06:05
- Bahçeli'nin sözleri, milliyetçiliğin referansları ve yol ayrımı 26 Ağustos 2024 04:57